İmge, zamanla dış çevreyle bilinçli bir etkileşime giren insanın zihnindeki “bilinç içerikleri” ile ilgili bir konu olarak görülmüştür. Bilinçli olmak, Denkel’in de dediği üzere, “bilinçte tasarım olarak bulundurmayı” içerir daima. Bunlar dış dünyanın, zihinsel tasarımlarıdır. Bir kuşun, bir arzunun, bir yaşam veya idealin. Zihinsel tasarımlara bağımlılığı ise insanın yazgısıdır. Onlar olmaksızın, insanın dış dünyaya açılması olanaksızdır. Söz gelimi tasarımlamadan bir şeyi zihinde ve temsil etmeden onu bir sözcükle, konuşmak mümkün değildir. Yapılacak şey susmaktır. Suskunluk, yokluktur bir bakıma.
Mevzu bahis bu zihinsel tasarıların en güzel örneğini dilimize geçen ve günlük yaşamda sıklıkla kullanılan idea kelimesinde görmek mümkündür. Aklınıza “ideallere sahip olmak”, “ideal yaşam”, “ideal eş” vb. söz öbekleri bir çırpıda gelmiş olmalı. Sahip olmak ideallere, “hayal”lere yani. Efkara sahip olmak. Muhayyel olmak. Hayal mahsulü olmak. Hayalperest olmak. Tüm bunlar ve daha niceleri, hepsi bu kavşakta geçmektedir.
İdea kelimesini, herhangi bir zihni muhtevayı kapsayacak şekilde genel anlamda alan ve kavram, doktrin, prensip, fikir, imge veya sembol manasında kullananlar da yok değildir. Bunlardan biri olan Watt, idea kelimesi konusunda teknikî ve yönlendirici idealar şeklinde bir ayrıma gider. Buna göre teknik idealar, maddî şeyleri sevk etmeye insanı muktedir kılan dış dünyaya yönelik fikirlerdir. Bir noktaya kadar insanları yönetmeye insanı muktedir kılan insan tabiatıyla ilgili teknikî fikirler de vardır. Bu durumlarda insanlar şahıslar olarak değil, şeyler olarak muamele görürler. Sosyal bilimlerde, bilimsel düşüncelerin sonuçlarının birçoğu bu anlamda teknikî fikirlerdir.
Öte yandan yönlendirici fikirler, insanlara hayatlarının idaresinde kılavuzluk eden fikirlerdir. Onlar değerler ve idealler içerir; fakat değerler ve idealler devamlı olarak açık bir şekilde ifade edilmezler. Yansız kozmolojik bir ifade olarak gözüken şey, ırklar arasındaki farklılıkla ilgili iddialarda olduğu gibi, gerçekte ilgili pratik bir tutumun temeli olabilir. Din, felsefe, ahlak ve politik fikirlerin temel niteliği, bunların yönlendirici fikirler olmasıdır.
Vurgulanması gereken bir diğer husus ister teknikî olsun ister yönlendirici idealar olsun, bunların inşai olduğudur. İnsan, bir fikri ihdas eder tıpkı bir şeyi icat ettiği gibi. Bu yazı dizilerinde, yaşam, insan, var oluş, toplum vb. konularda ideali aramayı deneyeceğiz birlikte. Önce zihinde sonra gerçek hayatta yaşam algımızı inşa ve ihya etmeyi. Bir çabanın, bir arayışın öyküsü olacak bu yazılar.
Bu arayış öyküsüne eşlik etmek ister misiniz?
Ömür boyu da olsa bitmeyecek bir süreç yeniden ihyâ işi. Yaşadığımız bu çağ öylesine hızlı ki buna her zaman olduğundan daha çok muhtacız. Zira değişmeyenin ardında duran o sâbit limana yerleşmenin zor olduğu bir dönemdeyiz. Sürekli parçalanan şahsiyetlerimizi bütün halinde tutabilmek için bize esnek ve sağlam bir ip gerekiyor.
Kaleminize, yüreğinize sağlık Murat Hocam. Derinlere inen bir yazı olmuş, imgelerin de ötesindeki hakikati keşfedebilmek duası ile...